16 Mart 2013 Cumartesi

DELİKIZ ÇENGELKÖY DE

Baktiniz ki tasi taragi; coluk cocugu toplamayi basarip ( ki bunu biz bile kendimizden beklemedigimiz bir ceviklikle yapiveriyoruz,yeterki ortam elversisli olsun ) evden disari ciktik...Ben ve caliskan ailem kayda deger seyleri sizlere anlatmak icin sabirsizlaniyor olacagiz...

:))))


8 Mart 2013

DELİKIZ  ÇENGELKÖY DE..

Yazıya başlamadan hemen önce,bu başlık altında toplayacağım yazıların çok dışında bir yazıya başlayacağımı
 bilmekteyim,zira  yazıya  (4 yıldır ) ''Çengelköy lüyüm'' demekten şimdi ''fırsat bulduğumuzda gittiğimiz yer '' demeye geçiş yaptığım, iyi mi yaptım-kötü mü yaptım hala düşündüğüm bir noktadan başlıyorum..

Tazecik :) bir gelin olarak Çengelköy e geldim,En güzel günlerimizi  burada geçirdik,Boş da durmadık,geldiğim evi de sayarsam 3 ev değiştirip 2 de çocuk yaptık :)

Aslında bunu ilk kez Londra ya gittiğimde anlamıştım:Londra ya ya da bir yere turist olarak gitmekle oralı olmak ya da en azından oralı birinin evinde kalmak arasında nasıl da yadsınmaz bir fark vardı..
O içinde küçücük dönen merdivenleri,camekanlı kış bahçeleri olan,içi tarçın ve elma kokan,bol çiçekli,güzel bahçeli ,derli tpolu ''UP'' filmindeki eve benzeyen, Englısh evlerınden birinde sereal ve toast yiyerek güne başlamak,akşamüzeri 5 gibi çiçekli tabaklarda sunulan nefıs kurabıyeler eşliğinde zarıf fincanlarda çay içmek,
Londra sokaklarında taban sürüyüp akşam şiş ayaklarla kös kös otel odasına dönmekten çooook faklıydı..(Jnin 80 yaşındaki teyzesi Joan, thanks a lot by the way!!! I love you so much...)

Hal böyle olunca, bir Çengelköy lü olarak anlatacağım orayı,siz okuyup da giderseniz tüm güzelliklerinin yanında bitmek tükenmek bilmez trafiğiyle,kötü altyapısıyla,özellikle hafta sonu her yerde sıra bekleme zorunluluğu da sizi beklemekte bir yandan.Ama o kadarı kadı kızında da olur canım :))

Çengelköy de bir sabaha uyanmak martı sesleri eşliğinde olur..Hatta onlar uyandırır sizi, gülünesi tezcanlılıklarıyla...Eşofmanlarınızla çıkıp fırına gittiğinizde ayaküzeri lafa dalarsınız fırıncıyla..onunla da kalmaz yan taraftan manav da dalar sohbete, hatta  tam ustune rastgelen üstkomşu da nasibini alır bu tatlı sohbetten..Bizim gibi şanslı iseniz,eviniz iskeleye yakınsa gitmetke olan aceleci vapurun son düdüğü de olabilir tatlı uykunuzu bölen :)

Çengelköy lü olmak demek''Perihan Abla '' dizisinin bir bölümünde konuk oyuncu gibi hissetmek demektir kendini durduk yerde  balıkçı Raşit ten hamsi alırken...Bir sabah sürpriz telefonla müjdelenen sevinçli haberin teferruatlarını öğrenmeye çaya gitmektir terlik pijama, arnavut kaldırımlarında aceleden tökezleye tökezleye yan sokakta oturan  candan dostun evine...( ki nasıl özledim :)  )
Çengelköy lü olmak demek,bankada bile veznedeki şeker  hanımefendilerle çocuklardan konuşmaktır imzalarken dekontu... :)

Oooooooooo çok fena duygu sardı heryanı, ben burdan u  dönüşü yapar gelirim ne yenir- ne içilir, nereye gidilir e.....


Pazar günü olmasa çok daha iyi ama bir sabah vakti uğradıysanız buralara,önce Gratis in yanındaki gazete bayii Hafize Hanımdan günlük gazete dergilerinizi edinin derim ben..sonra ver elini Çınaraltı..Pazar günüyse ve çok kalabalıksa biz Erbap a giderdik daha konforlu, daha rahattı sanki çoluk çocuk için..Ne yerseniz yiyin de kahvaltınıza o tarihi fırından alınan mis kokulu çıtır simitler eşlik etsin derim simit severlere..Kahvaltıdan sonra da şöyle bir Çengelköy turuna çıkın hatta iskeleden motora binip bi karşıya Bebeğe uğrayın iyot kokusu alın gelin ..Benim gibi fotoğraf çekmeyi sevenlerdenseniz iskelenin karşısından dalınverin sokaklara..Ne varsa ayrıntılarda var..eski evleri,arnavut kaldırımlı daracık sokakları keşfedin.Hatta ayazmaya uğrayıp şaşırın benim gibi :)

Acıkınca tekrar sahile inin,mevsimiyse doldurun poşete çengelköy hıyarını,eriği, kirazı yıkatın hatta manava :) yiyin oracıkta..yok değilse mevsimi,börekçi  Ulviye teyzeye uğrayıp dolmalarından indirin mideye..elmalı kurabiyesinden de tatmadan çıkmayın,Ilyasa da selamımı söyleyin :)

Çoluk çocuksanız ve canınız temiz ev yemeği yemek isterse Halk caddesindeki Uğur lokantasına yöneltin adımlarınızı..Ya da kuru-pilav ,çoban kavurma kabulünüzse dalın hemen yanındakı lokantaya..Yaşlı amca çok konuşkandır,Ugur lokantasında  sahibi değil de genç oğluna restlamışsanız paylaşıverir sizinle de ilginç hikayesini..

Ama Çengelköy e geldim ille de balık derseniz de Karakol sokak taki Denizyıldızı Restoran dır benim size nacizane tavsiyem..Ki günbatımını görmeden ayrılmayın,bir gerdanlık gibi parlayan boğaz köprüsünü en güzel görebileceğiniz yerlerden biridir Çengelköy..

Aslında tavsiye vermeyi hiç sevmem..daldııııım gittim,siz iyisi mi kafanıza göre taklıln,nereye isterseniz oraya gidin...Ama İstanbul daysanız,ne yapın edin bi gün Çengelköy e gelin...

:)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder