13 Temmuz 2014 Pazar

İZLERKEN

 



Binbir çeşit insan ve renk arasından sıyrılıp küçük oğlumla koskoca bir okulun tüm velilerini aşıp en ön sırada ayrılmış yerimi bulup heyecan içinde kızımın ilk gösterisini izlemek üzere olduğumdan hızlı hızlı çarpıyor olmalıydı kalbim,gizli geçitten geçip salona daveti beklemeden şimdi burada yapayalnız ve tek başıma oturuyor olmaktan dolayı suçluluk hissettiğim falan yoktu aslında kendimi yokladığımda.
Bu küçük arabayı atıvermiştim çantama izlemeyi başarabilirsek belki kucağımda oyalanır diye,bir de şu küçük fili... Sütü yanımda mı? Ya suyu? Eee J nerde? diye düşünürken kapılar açıldı.İnsanları görünce kendimi daha iyi hissettim-demek ki suçluluk duygum varmış-
Yanıma oturan uzun boylu orta yaşlı adam  hemen yanımdaki koltuğu eşi için "tuttuğu"ndan bana mahcup hissetti diye düşündüm-sürekli Teo yu oyalayacak şaklabanlıklar yaptı.İyi oldu benim için de,çünkü artık son düzeltmeler yapılan sahnedeki büyük boy sivri sinekler yerini almış,kindergarten mini sivri sineklerin gelmesi için dakikalar sayılmadaydı.Miniğim bu yılına "vegeterian mosquito" adlı drama gösterisiyle veda edecekti,ve o mini boy mosquitoyu bilakis ben ısırmak için beklemedeydim ki adamın eşi geldi yerleşti tam yanıma.
Selamlaştık.
Nazikçe yanına yerleştirdiği çantasına asıldı Teo,tam o sırada da sahne açılmaz mı? Sessizce özür diledim.Çok kibarca hiç önemli oladığını söyledi ve Teoyu sevdi bu arada yine bir gecikme eşine anlatıyor coşkuyla:
" İyi oldu bu sene..Bitti de şükür...Bak bu drama öğretmenleri.Şu kırmızılı da Müzik Öğretmeni..Küçük okul olunca böyle herkesi biliyo insan.Bak şu kel kafalı da ( J , o kel kafalı :)  ) anasınıfında öğretmen.Her sabah görüyorum oğlanı bırakırken...Ay bi neşe bi komiklikler...Nasıl seviyor çocukları,böyle üstüne tırmanıyo çocuklar bi görsen...Adam gerçekten çok seviyo belli mesleğini...Nadire nin ufaklık bu sene başlayınca ona denk gelse keşke...
Nasıl mutlu oluyorum nasıl...Benim kocam o! Her sabah küçük kızımın elinden tutup akşamın körüne kadar onu eğleyen,küçüğümün sevgilisi...benim sevgilim...
Sonra bi fırsatını bulup bana soruyor konuşkan komşum.
Sizin çocuğunuz burada mı? 
Evet,anasınıfındaydı bu yıl...
Ayy öğretmeni kim?
Şu kel kafalı olan. :)
Ayyyyy afedersiniz lafın gelişi kel dedim.Ne kadar şanslısınız...
Teşekkürler...

...

Miniğimi görüyorum sonra bütün o irili ufaklı sivri sineklerin arasında sanki en güzeli benim küçük sivri sineğim! 3 haftadır yatıp kalkıp söylediği şarkısını hepsinin içinde danslarını yapa yapa içine Parla Şenol kaçmış gibi nasıl da kıvırta kıvıtra,evadan yapılı koni şeklindeki arkadan bağlamalı "burnunun" ağzına ağzına girmesine aldırış etmeden nasıl bağıra çağıra söylüyor...Gurur duyuyorum...
Komşum kocasını dürte dürte ahhh şu kırmızılıya bak! ( Leyloş o!  ) şunun dansına baksana İhsan...Diğerleri utanıyo ama cimcimeye bak nası kıvırta kıvırta söylüyo...diyor...
Sonra bana dönüp sizinki hangisiydi?diye sormaz mı!
Kırmızılı! diyorum gülerek...Bu sefer hep beraber ne çok gülüyoruz...

Hayatıma kuş bakışı bakmamıştım uzun zamandır. Bu gün kanat takıp uçma günüymüş...ne iyi geldi dışardan bir çift gözün güzelliklerimi bana hatırlatması...

Teşekkürler konuşkan teyze...

:)