14 Ekim 2013 Pazartesi

başladım... ( delikızın bayramı I )



Annemler yok.

Çoğu zaman annemler evde yoksa bayram bizim için bitmiştir.

Nokta.

Eskiden bayram demek sevinç demekti. Her çocuk gibi heyecan içinde uyanırdık bayram sabahlarına. Sonra ne oldu büyüyünce anlamıyorum. Sevmiyorum galiba artık bayramları eğer annemler de yoksa.

 Bayram artık  J ve bebelerle cici giysiler içinde anneanne ve dedelerini görmeye gitmek mi? Annemin yaptığı bayram yemekleri mi acaba...Yoksa çocukluğumdan tanıdığım herkesin aynı yerceğizlerinde sanki tuhaf bir büyüye kapılıp kalakalmış  gibi mıhlanıp oturduğu mahalleme gitmek mi? Yoksa farkında bile olmadan çocukluğuma mı dönüyorum da mutlu oluyorum orda bilmem ama işte annemler yoksa bayram mayram yok bizde...

Herkes biyerlerde...Face'de yazıyorlar ya " Şurdayız burdayız,  havuz yaptık deniz yaptık " kabilinden...Özeniyor insan.

Tatile de gitmek  yok hasılı...Ne yaparız ki bu boşlukta hem fazla para da harcamamalı diye düşünürken J yine altın bir fikir yumurtladı.

Okulu boyayalım mı?

:)

Olur,kömürünü de alalım atıveririz bodruma tastamam kışa hazır ediveririz okulunuzu demek istedim ama alttan alta biliyordum ne demek istediğini...Daha önceden çıtlatmış ve fakat güme gidivermişti sevimli konu Leyla nın lafa girmelerinden.

Kastettiği okulun bir duvarına resim yapmaktı.


The English Patient filmim benim...Canımm filmim...O güzel filmin hiç ama hiç unutmak istemediğim en güzel karelerinden biridir:
Ralph Fiennes e bakan güzeller güzeli Juliette  Binoche kısılı kaldığı eski kilisenin bahçesinde tanıştığı Hintli adamla yakınlaşır. Yakınlaşma anlarından birinde adam güzel hemşireyi yıkılmaya yüztutmuş kilisenin duvarlarındaki resimleri göstermek için özel yapım salıncak misali bir şeye bindirir eline de havai fişek tarzı bir ilkel aydınlatma verir. Salıncak salınıp resimlere yaklaştıkça, elinde yananın ışığında hayal gibi, sihir gibidir gördükleri kadının...
Bu filmi ilk kez  izlediğim günü, yeri, dün gibi hatırlıyorum ama oniki yıldan fazla olmuştur. Hatta belki de biraz ben katıştırmışımdır çok sevdiğimden, kafamda büyülü birkaç sahne de ben ekleyivermişimdir ya da yanlıştır bazı yerleri anımsadıklarımın diye düşündüm ama alel acele bu resmi buldum...Bu yalan değil. Bu filmi izledim ve sonra  hep duvarlara yapılmış resimler beni çok etkiledi. Sonra duvara resim yapmak da beni büyüledi, sonra duvara resim yapan da...

Evlendiğimiz yılın kışına yakın, can sıkıntısından mütevellit salonun orta yerine altın renkli, Tim Burton  ağaçlarına benzeyen kıvrık dallı bir ağaç çalışmış, sonuçtan da memnun kalmış, kendimle de gurur duymuş ve fakat çabuk sıkılmıştım. Bu dövme yaptıramamamın da yegane sebebi aslında.
O gün bu gündür en son devekuşu yumurtasından hallice taşları boyamamdır ellerime renklerin bulaşması...Sen dur dur, 30 metrelik duvara resim çiz de boya...Tabii önce ne çizmeli anaokulu duvarına? Buna cevap ver.

Çocukların odası sade bana göre...Öyle her telden Allah ne verdiyse Disney karakterleriymiş, ormanmış, hayvanmış ı-ıhh...Olmaz!

Karşıma çıkmasaydı o şeker karakterler yapmaya da başlamaz J yi üzerdim herhalde...Ama internette komik görünümlü, çirkince, ama çok da şirin melekleri görünce tamam dedim. Ben o kossssskoca duvara melekler çizmek istiyorum.

Çizdim...

Boyamaya da başladım...

İnsan ne tuhaf hissediyor merdivene çıka çıka, uzana uzana, eğile eğile, uğraşa uğraşa can verdiğinde bir karaktere...

Ellerime bulaşmış renklerim, ağrılı belim, kurumuş dilim damağım ve yüreciğimdeki heyecanımla bayrama hazır değilim ama bayram sevincimi yakaladım içimde biyerlerde...

Mutluyum biline...

:)

Rengarenk bayramlar olsun...


Resimler mi?

Azz sonra!

:)



8 yorum:

  1. çocukluk heyecanımı kaybedeli beri ben de uzun süredir bayramları sevmez oldum,sıkılır oldum...birinin daha söylemesi içimi rahatlattı...

    YanıtlaSil
  2. Nihavent renkler, size yazdıktan sonra şöyle hızlıca bir blogu gözden geçirmiş, Levent beyin olduğu bölümle -kendime çok şaşırarak- pek ilgilenmiş, sizi anlamaya o kadar uğraşmıştım ki kendime zaman ayırdığımda ilk işlerimden biri olacaktı etraflıca tekrar ziyaretinize gelmek...

    İnanır mısınız ben bugün sizi düşündüm.

    Ne hissettiğinizi... İç sesinizi...

    Böyle günler tekdüzelikleri sürdürebildiğimiz ölçüde güzel galiba...Yani ziyaret edilesiler, bir yerlere birlikte gidilesiler yanımızda olunca, rutinlerimizi yerine getirmeyi başarabildiğimizde güzel... Yoksa insanın gözü renklere ilişmeye görsün böyle sardırıveriyor başka şeylere...

    Sevgiler...Çok, çok mutlu oldum sizi burda görmekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beni ne güzel de anlamışsın..gözlerim doldu..

      Sil
    2. ben de öyle oldum şimdi...

      Sil
  3. Nice bayram renklerinde gunlere....
    Feyza

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Feyzacimmm canimm...Ne guzel temenni.....

      :)

      Sil