15 Ekim 2013 Salı

anladım...( delikızın bayramı II )

Bu güzel bayram akşamı, mesela Yılmaz Erdoğanın o güzel şiiri gibi bişeyler yazabilmek isterdim bu başlıktan sonra...Ama yazıyor olduklarım öyle şiir gibi şeyler değil pek!

Tabii kendim kaşındım ama bu ikinci gün ve  J, ben ve çocuklar bırakın bayramı sanki  daha önce hiç bulunmadığımız bir şehrin hiç bilmediğimiz bir muhitinde - ne vakit biteceği belli olmayan  bir işe-  üstelik de müştemilatta kalmaya eyvallah demiş bir aile gibiyiz iki gündür! (yani bir okulda kalmadığımız kaldı aslında...)
Öyle sanatsal işler pek de güzelmişmiş, efendim Juliette Binoche nasıl da sarkmış da böyle büyülü müyülü enteresan şeyler görmüşmüş...

H İ K A Y E !!! 


Misal iki gündür eski kıyafetlerimle pek bir pejmürde gezinmedeyim gezinmesine ya özellikle bugün ellerim, hakkımda  " Kuaför mü yoksa boyacı mı? " diye iddiaya girmeye davet ediyorken zavallı ayacıklarım tüm gün üzerinde durmaktan ve debelenmekten bitap, onlardan da zavallı baldırlarım ise " Hadi, vaktidir artık uyumanın! " diyorlar...
Yanlış anlamalar sabahıydı bizim evde bayram sabahı. Bu sebepten bayram kahvaltımız inlerle cinlerin top oynadığı okulda, üstelik de kocamın sınıfında " inşaat ustası kahvaltı stili "  olan gazete üzeri haşlanmış yumurta ve arkadaşlarından mütevellit besleyici ve fakat  - annemler yok, e bayram da kutlayan yok- pek bir gariban hissettiren cinstendi...
İşbaşı yapana değin kapıdaki küçüminnacık kulübesinden güneşliii cıvıl cıvııııl bayram sabahına o kulübeden merhaba diyen, demek mecburiyetinde olan gece bekçisini düşündüm durdum.

Al sana farkındalık!

Ben bir işçiydim bu bayram. Üstelik de çoluk çocuk maaile çalışıyorduk. Pekçok kimseyi çok daha iyi anlayarak, yeni şeyler idrak ederek ilk iki günü geride bırakırken, yarın sabah " kocam beni kaçta çağırır ki? " yi düşünmenin eşiğinde ve neredeyse gitmeme kararı almanın da kıyısındayım.

Ama güzel haber:
Çok dua etmiştim Allahım utandırma diye...Boru mu Nobel okulları bu, üstelik de kocamın okulu. Kötü olursa naparım diye çok düşündüm başlamadan. Zira hayatta yeniden beyaza boyanmaz o koskoca duvar. Yani benim yapmaya gücüm yetmez.

Yaklaşık 20 metresini geride bıraktığım duvarım beş adet tuhaf suratlı, pek süslü melekle bezeli şimdi. Kız işi oldu...Pullar mullar...Simler mimler...

Böyle tak diye bitirip yatıyorum ben!

:)

İyi geceler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder