Baktiniz ki tasi taragi; coluk cocugu toplamayi basarip ( ki bunu biz
bile kendimizden beklemedigimiz bir ceviklikle yapiveriyoruz,yeterki
ortam elversisli olsun ) evden disari ciktik...Ben ve caliskan ailem
kayda deger seyleri sizlere anlatmak icin sabirsizlaniyor olacagiz...
:))))
8 Mart 2013
DELİKIZ ÇENGELKÖY DE..
Yazıya başlamadan hemen önce,bu başlık altında toplayacağım yazıların çok dışında bir yazıya başlayacağımı
bilmekteyim,zira
yazıya (4 yıldır ) ''Çengelköy lüyüm'' demekten şimdi ''fırsat
bulduğumuzda gittiğimiz yer '' demeye geçiş yaptığım, iyi mi yaptım-kötü
mü yaptım hala düşündüğüm bir noktadan başlıyorum..
Tazecik
:) bir gelin olarak Çengelköy e geldim,En güzel günlerimizi burada
geçirdik,Boş da durmadık,geldiğim evi de sayarsam 3 ev değiştirip 2 de
çocuk yaptık :)
Aslında bunu ilk kez Londra ya
gittiğimde anlamıştım:Londra ya ya da bir yere turist olarak gitmekle
oralı olmak ya da en azından oralı birinin evinde kalmak arasında nasıl
da yadsınmaz bir fark vardı..
O içinde küçücük dönen
merdivenleri,camekanlı kış bahçeleri olan,içi tarçın ve elma kokan,bol
çiçekli,güzel bahçeli ,derli tpolu ''UP'' filmindeki eve benzeyen,
Englısh evlerınden birinde sereal ve toast yiyerek güne
başlamak,akşamüzeri 5 gibi çiçekli tabaklarda sunulan nefıs kurabıyeler
eşliğinde zarıf fincanlarda çay içmek,
Londra sokaklarında taban
sürüyüp akşam şiş ayaklarla kös kös otel odasına dönmekten çooook
faklıydı..(Jnin 80 yaşındaki teyzesi Joan, thanks a lot by the way!!! I
love you so much...)
Hal böyle olunca, bir Çengelköy lü
olarak anlatacağım orayı,siz okuyup da giderseniz tüm güzelliklerinin
yanında bitmek tükenmek bilmez trafiğiyle,kötü altyapısıyla,özellikle
hafta sonu her yerde sıra bekleme zorunluluğu da sizi beklemekte bir
yandan.Ama o kadarı kadı kızında da olur canım :))
Çengelköy
de bir sabaha uyanmak martı sesleri eşliğinde olur..Hatta onlar
uyandırır sizi, gülünesi tezcanlılıklarıyla...Eşofmanlarınızla çıkıp
fırına gittiğinizde ayaküzeri lafa dalarsınız fırıncıyla..onunla da
kalmaz yan taraftan manav da dalar sohbete, hatta tam ustune rastgelen
üstkomşu da nasibini alır bu tatlı sohbetten..Bizim gibi şanslı
iseniz,eviniz iskeleye yakınsa gitmetke olan aceleci vapurun son düdüğü
de olabilir tatlı uykunuzu bölen :)
Çengelköy lü olmak
demek''Perihan Abla '' dizisinin bir bölümünde konuk oyuncu gibi
hissetmek demektir kendini durduk yerde balıkçı Raşit ten hamsi
alırken...Bir sabah sürpriz telefonla müjdelenen sevinçli haberin
teferruatlarını öğrenmeye çaya gitmektir terlik pijama, arnavut
kaldırımlarında aceleden tökezleye tökezleye yan sokakta oturan candan
dostun evine...( ki nasıl özledim :) )
Çengelköy lü olmak demek,bankada bile veznedeki şeker hanımefendilerle çocuklardan konuşmaktır imzalarken dekontu... :)
Oooooooooo çok fena duygu sardı heryanı, ben burdan u dönüşü yapar gelirim ne yenir- ne içilir, nereye gidilir e.....
Pazar
günü olmasa çok daha iyi ama bir sabah vakti uğradıysanız buralara,önce
Gratis in yanındaki gazete bayii Hafize Hanımdan günlük gazete
dergilerinizi edinin derim ben..sonra ver elini Çınaraltı..Pazar günüyse
ve çok kalabalıksa biz Erbap a giderdik daha konforlu, daha rahattı
sanki çoluk çocuk için..Ne yerseniz yiyin de kahvaltınıza o tarihi
fırından alınan mis kokulu çıtır simitler eşlik etsin derim simit
severlere..Kahvaltıdan sonra da şöyle bir Çengelköy turuna çıkın hatta
iskeleden motora binip bi karşıya Bebeğe uğrayın iyot kokusu alın gelin
..Benim gibi fotoğraf çekmeyi sevenlerdenseniz iskelenin karşısından
dalınverin sokaklara..Ne varsa ayrıntılarda var..eski evleri,arnavut
kaldırımlı daracık sokakları keşfedin.Hatta ayazmaya uğrayıp şaşırın
benim gibi :)
Acıkınca
tekrar sahile inin,mevsimiyse doldurun poşete çengelköy hıyarını,eriği,
kirazı yıkatın hatta manava :) yiyin oracıkta..yok değilse
mevsimi,börekçi Ulviye teyzeye uğrayıp dolmalarından indirin
mideye..elmalı kurabiyesinden de tatmadan çıkmayın,Ilyasa da selamımı
söyleyin :)
Çoluk çocuksanız ve canınız temiz ev yemeği
yemek isterse Halk caddesindeki Uğur lokantasına yöneltin
adımlarınızı..Ya da kuru-pilav ,çoban kavurma kabulünüzse dalın hemen
yanındakı lokantaya..Yaşlı amca çok konuşkandır,Ugur lokantasında
sahibi değil de genç oğluna restlamışsanız paylaşıverir sizinle de
ilginç hikayesini..
Ama Çengelköy e geldim ille de
balık derseniz de Karakol sokak taki Denizyıldızı Restoran dır benim
size nacizane tavsiyem..Ki günbatımını görmeden ayrılmayın,bir gerdanlık
gibi parlayan boğaz köprüsünü en güzel görebileceğiniz yerlerden
biridir Çengelköy..
Aslında tavsiye vermeyi hiç
sevmem..daldııııım gittim,siz iyisi mi kafanıza göre taklıln,nereye
isterseniz oraya gidin...Ama İstanbul daysanız,ne yapın edin bi gün
Çengelköy e gelin...
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder