Tesadüf...
Yok öyle bir hikaye der durur,bunu düstur edinirimdim kendime... Hala da öyle ya...
İnanmak istemem hayatta-- bişeyin bişeyle denk geldiği için-- buluştuğuna...Ne bileyim zamanı geldiğinde ''çorap söküğü'' daha cuk oturuyor yaşadıklarıma...
Hissettim ilkin içimde olup biteni,inandım sonra gönlümden...Yazadurdum, bi geceyarısıydı...Kelimelerim bitene, sabah olana kadar...
O sabahtan sonra başka biri gibiydim artık..İçimde ''hatırlamaya çalışılacak olanlar'' kabilinden bi odanın kapısı ardına kadar açılmış,ne var ne yok dışarı çıkarılıyordu tarafımdan...Taşınıyordum yahu...
İçimde kilitli kalmış deliyi dışa vurmuş olmanın pervasızlığıyla savruldum esen rüzgarla..Ne isterse canım yazdım..Çoğaldı da çoğaldı yazılar,birikti...birken bin oldu kelimeler.
Derken günlerden bir gün başkalarının da farkına vardım..Şöyle bir kapıdan uğradım onlara da.Sahi ne çokmuş benim gibi hisseden..Çileden çıkan kolayca,kaçmak isteyen bazen, bir kelamdan odaları yıkılan,gözyaşı sel olup akan,sular durulduğunda da yüzünü gösteren güneşe sevdalı hiçbişey olmamış gibi deli divane dolaşan...çoğu zaman hayatına,hayata getirdiklerine,hayatında olanlara aşık ...
Demek herkesin yarası vardı...Ve herkesin bi cevheri...
Kendimi doğan görünümlü şahin misali, içi başka dışı başka bilirim derim ,nasıl bilirsiniz diye sorsalar...Suretimdeki vel fecri okuyan bir çift pırıltılı göze karşılık yedi dünyadan bihaber safın önde gideniyimdir zira...Ne oyun edesim vardır kimseye ne de ettikleri oyunu anlarım..
Bi sırrım vardır benim :
Herkesi kendim gibi sanırım...
Fakat bugün öyle bi şey geldi ki başıma,sebebini anlayamadım ben bunu neden yaşadım...
Biyerden birinden duymuştum bir delianne varmış..O da yazarmış...Ne hoş dedim ilkin deliler çoğalıyoruz..Deli olmak iyidir zira, bin akıllıya taş çıkarır baktıkları pencere..
Bakarım dedim öteledim zamanda..Bakarım sonra...Ama ben diyeyim iki gün,siz deyin üç gün geçti,
Kısmet bu güneymiş!
Tahminimce iki oğulcuğunun yüzlerine çiziktirdikleriyle yarımşar suretleri mest etti beni ilkin...
Sonra destur deyip girdim içeri ki, beni benden aldı gördüklerim..
Elimin değdiği her yazıda içimdeki bişeyi hatırladım,gözümün dokunduğu her fotoğrafta daha önce gittiğim biyere gittim...Ona baktıkça kendimi gördüm, bana baktıkça onu seyrettim..Belki hepsini kendim uydurdum,belki de doğruydu sezdiklerim ...
İlerlerken gizil bi bahçede iki arada bi derede,içime doldurdum elimin değdiği kelimeleri,değemedikleriyle sözleştim en yakın zamana...
Derken bir İ. gördüm ki neden bilmem kalbim duracak sandım,bi işaretti sanki, o da İ. diyordu işte benim J.dediğim gibi sevdiceğine...
Ne işareti,ne olabilir ki?
Neden bu kadar duygu seli?
Ben seni çok ama çok sevdim delianne...
Dediğim gibi yapraklarımı döktüğüm bi güne denk gelmesine bağlamalı mıyım bu yoğunluğu..bilemedim..durdum...durduğum yerde de sustum..düşündüm...
Kalktım bi kahve yaptım sonra..Sen de seversin bilirim, bu yüzden biri sana, biri bana...
İskoçya da değil de Selimiye de oturduğun yıllarda muhtemel Çengelköy deydik biz de...boğazın sularına nazır o geniş terasında yudumlamak üzere..bi hayale durdum...
Ne vakit özlesem biyeri kısalır mesafeler, ne vakit kendimden izler bulsam bi yürekte o kapı komşum olur...
Kapını çok aşındıracağa benzer bir delikız var kabul buyurursan...
Ben
bu
'' T E S A D Ü F '' ü
çok sevdim
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder