28 Ağustos 2013 Çarşamba

BURSA ZOO






Gölyazı Köyünden ayrılmak üzere kapıları kapatır kapatmaz daha motoru çalıştırmadan neredeyse, serin yeri bulan bebeler uyuyakalıyor.Epey de yolvar,dinlenirler artık...
Sabahın köründen beri yolllarda olan iki bebeli  ana-baba olarak bu saatlerin durgunluğu ve bize kalmışlığından mest oluyoruz .

:)

 Sakince geliveriyoruz Soğanlıdaki hayvanat bahçesine.Anlatmıştım daha önce,bundan evvel Türkiye deki hayvanat bahçesi tecrübem maalesef Gülhane Parkı ile sınırlıyken balayında Tayland da ,Singapur da, ve İngiltere de envai çeşit hayvanat bahçesiyle hemhal olmuştuk.Hayvanlara  kendi doğal ortamlarında sonra  sahip olabilecekleri  neredeyse en doğal ortamlar sunularak,onları köleleştirmeyi en aza indirgeyerek ve rencide etmeyen ya da en azından böyle göstermeye çabalayan yerlerdi buralar hep.Hele Singapur da gördüklerimizi bir türlü unutamıyoruz.
Leyla 9 aylıkken J nin doğumgünü münasebetiyle Darıca hayvanat bahçesine bir gezi düzenlemiştim de, birkaç hayvanı gördükten sonra tası tarağı zor toplamıştık kaçarken oradan.

Tek kelime ile K O R K U N Ç tu orası !!!

Bu yüzden buradan hiçbir şey beklemiyoruz.Maksat bebelerde AVM oyuncaklarından daha insani bir iz bırakabilmek.

Bursadaki hayvanat bahçesinin pek çok yerde olduğu gibi gösterişli bir girişi var.Ama bizi şaşırtan giriş ücretinin 3.5 tl oluşu.En son London Zoo da çoluk çocuk farketmez 60ar tl gibi bir ücret verince '' Yahu birkaç hayvanı da yanımızda mı götürmemize izin verecekler,olay  nedir ? '' diye kızdığımızı hatırlayınca,gevşek suratlarla giriyoruz kapıdan içeri.Girer girmez de en son yine orada olduğu gibi  yeşil bir örtünün önünde daha sonra boyutlandırılmak üzere bir aile fotoğrafı çektirmek için bizi bekleyen şirin bir fotoğrafçı karşılıyor.
Neyse fotoğrafımızı çektirirken soruyoruz,almak istersek ne kadar? 10 tl.

Süper!

Öğlen sıcağını atlatmış olsak da hava yakıyor.Kuğuların,pelikanların,ördeklerin şıpır şıpır yüzdüğü güzel bir göl karşılıyor bizi.




Ama karnımız aç.Makul fiyatlara pek çok şeyin bulunabileceği bir de restoran var,buna da seviniyoruz.Birşey beklememiştik ya, sevine sevine ilerlemek bizi çok mutlu ediyor.






Git gide çok hoş gelmeye başlıyor  burası.Hayvanlara ayrılan alanlarda doğallığa olabildiğince önem verilmesi,alanların gayet geniş düşünülmüş olması bizi sevindiriyor.Leyla ilk kez farkında olarak ,tanıyarak,sevinçle zıplaya zıplaya geziyor bölümleri...
Arada öyle sıcaklıyoruz ki parkı sulayan fıskiye  hortumların altına giriyoruz ailecek.Tuhaf bakışlar altında da olsak,

M U T L U Y U U U U U Z Z Z Z Z!!!!!

Islandık ama kururuz az sonra kime ne?

En komiği de o kadar yakından ilk kez bir yaban domuzuna bakan Leyla onu görür görmez '' Anneeeee, Gruffalo buuuuuuuu çok kooookunç amaaaa!!! '' demesiydi sanırım.Diğer hayvanların çoğunu doğru bildi...




En son Darıca hayvanat bahçesinde ,Elektrik İdaresi Binasının bahçesine zürafa kaçmış gibi görünen manzarayı görünce  apar topar ayrılmıştık oradan.Bu manzara bizi biraz olsun rahatlatıyor...

Bahçede durduğumuz süre boyunca İstanbul da neden böyle bir yer yok diye hem üzüldük,hem söylendik.Durmadan ama durmadan.

Günün sonunda hayvanat bahçesinin içinde bulunan çocuk parkıyla da bu geziyi taçlandırmak,çimenlere Teoyu  yayıvermek bu yorucu günün en güzel tarafıydı sanırım.

Herkesin çıkarken sırıttığı bir geziydi...Amacına ulaşmış nice geziden yalnızca biri...

Şimdi yorgun ayaklarımızı dinlendirme zamanı...

Bursadaki kuzeni görme vakti...

:)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder