25 Aralık 2013 Çarşamba

günün getirdikleri ve ayazda kalmış Ayaz bebek



Tiz bir bebek ağlaması geliyor uzaklardan,bulunduğumuz bu kocaman odada değil ağlayan her kimse...Kurşun gibi  göz kapaklarımı zar zor araladığımda oraya buraya  koşturan sabolu, beyaz çoraplı bir çift ayak ilişiyor gözüme...Neden sonra elimin içindeki minicik eli hatırlıyorum...Sıcacık...Kıpırtısız...
Uyumuş kalmışız. Kızla babası arabada bekliyorlardı, onlar da uyuyorlardır şimdi...Küçücük elin üzerinde bebeciğimin etine sabitlenmiş bir ince hortum, oynattıkça kan sızmış kurumuş kalmış kenarlarında. Görünce içim cız ediyor. Işık hızında bir yıl önceye gidiyorum. Vücuduna sabitlenmiş başka başka hortumları ve dıııt dııt dıııt seslerini duyar gibi oluyorum...Bu günümüze şükür. Şimdi o hortumdan gelen sıvı  sayesinde iyiyiz artık.

Doğruluyorum kıvrılıp kaldığım yerden, sırtım nasıl sızlıyor...Oğlan ağlamıyor, kusmuyor ya nasıl bir coşku içimde sabaha karşı müşahade odası sersemliğinde... 

Yine uzaklardan bir ses.TV açık koridorda, yankılana yankılana yanımıza ulaşıyor haberleri okuyan kadının sesi:
Konya'nın Ereğli ilçesinde  nüfusa kaydettirilmemiş 40 günlük Ayaz bebek evlerinin camı olmadığı için soğuktan öldü.
Soğuktan öldü...
Soğuktan öldü...
Tutamıyorum gözyaşlarımı...
Birileri kendilerine ait olmayanları hiç gocunmadan ceplerine doldururken bir bebek evinin camı olmadığı için soğuktan ölüyor...

Başka bir kanalda eşinin aklanmasını dört gözle bekliyor başka bir anne..." Çocuğum için endişeleniyorum" diyor, rencide oluyor diye gözyaşı döküyor...

Sahi rencide olmak,toz kondurmamak,yalan söylemek,başkalarına ait olanı cebe indirmek,dibine kadar yalan denizine batmış olanın aklanmasını bekleyebilmek bu kadar kolayken beş parasız olmak nasıl bir his kim bilir?Ya bebeğinin hakkının üstüne konanı uzaktan izlemek? Maviş anne bebeğinin ölümünü izledi üstelik...ÇALANLARdan olmadığı için çocuğu soğuktan donarken  sessizce ağlayabildi yalnızca...




Tüm yapabildiği buydu çünkü.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder